Ateş düştüğü yeri yakar, ama bazen o ateş tüm insanlığın yüreğini tutuşturmalı. Her sabah yeni bir manşet, her akşam yeni bir acı…
İnsan sormadan edemiyor: Dünya bu kadar büyükken, vicdan bu kadar küçük mü? Bugün İsrail ve İran’ın gövde gösterisiyle bir kez daha diken üstünde oturuyor dünya. Ama mesele sadece savaş değil; mesele, kimi zaman sessizlikle kurulan ortaklık. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" anlayışıyla nereye kadar gidebiliriz? İşte şimdi tam da insanlık sınavının ortasındayız.
İsrail-İran restleşmesi hızlı bir şekilde dünya gündemine oturdu. İran ve Gazze’deki gökyüzünde füzeler, ölen insanlar, yıkılan şehirler akla ilk 3. Dünya savaşımı geliyor sorusunu getirdi. Peki bu soru işaretleri ile yaşamak mümkün mü?
2 yıldır Gazze’de zulüm yapan ve neredeyse 100 bin masum insanı öldüren İsrail şimdi çıkmış diyor ki: “siviller ateş altında, medeni dünya buna sessiz kalmamalı” bu dünya size gelince mi medeni, sadece size mi sessiz kalınmamalı?
Peki ya Gazze? O kadar masum insan sessizliği mi hak ediyor yoksa her masum insan gibi güneşli günleri mi? Atalarımızın çok güzel bir sözü vardır; “İnsan yaşattığını yaşamadan ölmez.” Bu sözü şu an daha iyi anladım.
Evet bence de sessiz kalınmamalı ama Gazze’ye, Doğu Türkistan’a ve Dünya’da zulme uğrayan tüm insanlara sessiz kalınmamalı.
Gazze için birleşen gönüller, yardım için yola çıkan ve İsrail tarafından alı koyulan Madleen gemisi... Bunlar Dünya’ya nasıl sessiz kalınmayacağını yeterince gösterdi.
Gazze’de ağlayan bir çocukla, Doğu Türkistan’da haykıramayan bir annenin gözyaşı arasında fark yok.
Bu medeni dünya din, ırk, dil ayırt etmeksizin herkese medeni.
Bu dünya hiçbir zaman kötülüğe sessiz kalmayacak…
Kürşat Kılınç
Tebrikler, devamını bekliyoruz